Diz Osteoartriti (Kireçlenme)
Diz Osteoartriti nedir ? Tanımı, risk faktörleri ve obezitenin eklem sağlığına etkilerini öğrenin. Detaylı eğitim bloğumuzda, aerobik egzersizin diz kireçlenmesine karşı sunduğu bilimsel temelli iyileştirici yararları keşfedin.
DİZ
Fizyoterapist_Fitcanfyt
11/20/20257 min read


Diz Osteoartriti (Kireçlenme) Nedir ?
Osteoartrit (OA) veya bilinen adıyla kireçlenme, eklemlerimizin karşılaştığı en yaygın sorunlardan biridir. Genellikle osteoartroz veya dejeneratif artrit gibi isimlerle de anılır. OA'yı basitçe "yaşlanmaya bağlı aşınma" olarak görmek yerine, eklem kıkırdağı ile altındaki kemikteki yıkım ve tamir olayları arasındaki doğal dengenin bozulmasıyla ortaya çıkar. Genellikle diz ekleminde "eskime" olarak düşünülse de, aslında diz eklemindeki koruyucu kıkırdağın kendini yenileme kapasitesi ile aşınma hızının dengesinin bozulmasıyla gelişen kronik ve ilerleyici bir süreçtir. Bu hassas denge bozulduğunda, kıkırdak dokusu incelme ve parçalanma eğilimi gösterebilir; kemik kenarlarında anormal büyümeler (osteofitler) oluşabilir ve eklem sertleşebilir; tüm bunlar dizin üzerine düşen yükü absorbe etme yeteneğini zamanla düşürür.
Peki kimler bu duruma daha yatkın ? Yaş ilerledikçe görülme sıklığı oldukça artsa da (25–35 yaş arasında %0,1 oranında görülürken, 65 yaş üstünde %80'leri aşan oranlarda görülebilir), OA'in kaçınılmaz olmadığını hatırlamak gerekir; ancak en önemli kontrol edilebilir faktör, fazla kilonun hem mekanik baskıyı hem de vücuttaki dejeneratif süreçleri artırması nedeniyle obezitedir. Ayrıca özellikle menopoz sonrası kadınlar ve geçmişte ciddi eklem travması geçirmiş kişiler de hastalığa yatkınlık gösterebilir.
Hastalar, genellikle hareketle belirginleşen, dinlenince azalan ağrıdan söz ederler; bu duruma ek olarak sabahları veya uzun oturmalardan sonra ortaya çıkan ve 30 dakikayı geçmeyen kısa süreli tutukluklar, eklemden gelen çıtırtı sesleri (krepitasyon) ve kullanmamaya bağlı kaslarda zayıflık eşlik edebilir. Tanı koyma aşamasında, OA'yı iltihaplı romatizmal hastalıklardan ayırmak için spesifik bir kan testi bulunmadığından, doktorlar genellikle eklem aralığı daralmasını ve kemik değişikliklerini gösteren, yük altında çekilmiş röntgen filmlerinden faydalanarak durumu kesinleştirmeyi tercih ederler. Bununla birlikte OA, eklemin sadece bir katmanını değil, tamamını etkileyen morfolojik değişikliklere neden olabilir:
Kıkırdak Kaybı: Eklem kıkırdağında ilerleyici yıpranma ve kayıp başlayıp, eklem aralığının daralması
Kemik Çıkıntıları (Osteofitler): Hasara yanıt olarak eklem kenarlarında anormal kemik büyümeler
Kemikte Sertleşme: Kıkırdağın hemen altındaki kemik dokusunda sertleşme (skleroz)
Doku Değişiklikleri: Eklem kapsülünde ve iç zarında (sinovya) biyokimyasal bozulmalar da gelişebilir.
Risk Faktörleri
Bazı faktörler, bir kişinin OA geliştirme olasılığını belirgin şekilde artırır:
Yaş Faktörü: OA'nın en iyi bilinen risk faktörüdür. Yaş ilerledikçe kıkırdağın kendini onarma yeteneği düşer ve hastalık için uygun zemin hazırlanır. Ancak unutmamak gerekir ki, OA yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu değildir.
Obezite: OA için en sık görülen, dolayısıyla değiştirilebilir en önemli risk faktörüdür. Obezitenin eklem üzerindeki etkisi iki yönlüdür:
Mekanik Yük: Eklem üzerine binen fiziksel stresi ve mekanik yükü artırır. Bu nedenle vücutta dejeneratif süreçleri hızlandırabilir.
Sistemik Etki: Yağ dokusunun salgıladığı kimyasallar (adipokinler), tüm vücutta iltihaplanmayı tetikleyerek eklem hasarını hızlandırır. Bu nedenle obezite, sadece yük taşıyan diz ve kalçayı değil, el eklemlerini bile etkileyebilir.
Travmalar: Büyük bir eklem yaralanması, eklem içi kırıklar veya mesleğe bağlı sürekli tekrar eden zorlanmalar. Büyük bir travma ya da tekrarlayan küçük travmalar, dejeneratif eklem hasarının yerleşmesini kolaylaştırır. Ayrıca, uzun süre dizin bükülü olmasını gerektiren mesleklerde diz OA’nın daha sık olduğu bildirilmektedir.
Anatomik Bozukluklar: Doğumsal kalça çıkığı veya bacak boyu eşitsizliği gibi eklemin normal yapısını bozan durumlar.
Metabolik Nedenler: Akromegali veya kalsiyum kristal birikimi gibi vücuttaki metabolik dengesizlikler. Şeker hastalığı (diyabet) ve yüksek tansiyon (hipertansiyon), tiroit rahatsızlıkları gibi durumlar, metabolik Sendrom adı verilen büyük bir sağlık sorunları kümesinin ana bileşenleridir ve bu bileşenlerin her biri Osteoartrit (OA) gelişiminde etkili olabilir.
İltihaplı (İnflamatuar) Süreçler: Daha önce geçirilmiş eklem iltihapları (septik artrit) veya romatizmal hastalıklar.
Genetik Yatkınlık: Bazı kişilerde ortaya çıkan ve vücutta birden fazla eklemi (diz, kalça ve parmakları) etkileyen yaygın kireçlenmede (Primer Generalize OA), kalıtım yani genetik faktörler önemli bir rol oynar. Bu durum, özellikle parmak eklemlerinde oluşan küçük kemik şişlikleri (Heberden nodülleri ve Bouchard nodülleri) ile birlikte görüldüğünde belirgindir. Yapılan araştırmalar, bu yaygın OA tipine sahip kişilerde, vücudun bağışıklık sistemiyle ilişkili olan HLA A1 ve HLA B8 gibi bazı genetik işaretleyicilerin daha sık görüldüğünü göstermektedir. Bu bulgular, hastalığın sadece yaşlanma veya aşınma ile değil, aynı zamanda aileden gelen genetik yatkınlıkla da yakından ilişkili olduğunu düşündürmektedir.
Cinsiyet: Genel olarak kadınların erkeklere göre daha fazla OA riski taşıdığı bilinmektedir. Kadınlarda göreceli risk, erkeklerden 2,6 kat daha fazladır. Ayrıca hastalık kadınlarda, özellikle menopoz sonrası dönemde olmak üzere daha ciddi ve sık görülmektedir. ayrıca 50 yaş üzerinde kadınlarda daha sık aynı yaştaki erkeklere göre daha sık görüldüğü bilinmektedir.
Diz Osteoartritinde En Sık Görülen Belirtiler
Diz Osteoartriti ilerledikçe, eklemde hasar oluştuğuna dair belirgin sinyaller vermeye başlar. Hastanın günlük hayatını en çok etkileyen bu klinik belirtiler, genellikle en yaygın olandan en aza doğru şu şekilde sıralanır. Bu oranlar, özellikle hastalığın başlangıç veya erken aşamasında ne kadar yaygın görüldüğünü hakkında bilgi verebilir:
Ağrı (%70): Diz osteoartriti olan hastaların dile getirdiği en temel şikayettir. Bu ağrı, genellikle hareketle belirginleşir (yürüyüş, merdiven çıkma) ve dinlenince hafifler. Ağrı, genellikle eklem çevresindeki sinirler ve kemik dokusu üzerindeki baskıdan kaynaklanır.
Şişlik (%58): Eklemdeki iltihabi reaksiyonlar ve sıvı artışı sonucu diz çevresinde şişlik (efüzyon) oluşur. Hastaların yarısından fazlasında bu durum görülebilir.
Çıtırtı Sesi (Krepitasyon) (%42): Diz hareket ettirilirken (bükülüp açılırken) pürüzlenen eklem yüzeylerinin birbirine sürtünmesinden kaynaklanan gıcırtı, çatırtı veya tıkırtı gibi sesler hissedilir ya da duyulur. Bu, eklem kıkırdağındaki düzensizliğin bir işaretidir.
Tutukluk (Sertlik) (%29): Özellikle sabahları yataktan kalktıktan sonra veya uzun süre oturma gibi hareketsizlik sonrası ortaya çıkan geçici sertlik hissidir. Bu tutukluk genellikle 30 dakikadan kısa sürer ve hasta hareket etmeye başladıkça kaybolur.
İnstabilite ve Güçsüzlük (%24): Bazı hastalar dizlerinin aniden "boşaldığı" veya güvensiz olduğu hissinden (instabilite) şikayet edebilir. Ayrıca ağrı nedeniyle dizin kullanılmamasına bağlı olarak çevresindeki kaslarda zayıflık ve erime (atrofi) görülebilir.
Bu temel belirtilere ek olarak, hastalar ilerleyen süreçte dizi tam olarak hareket ettirmede zorluk yaşayabilir ve ileri vakalarda dizde gözle görülür şekil bozuklukları (deformite) ortaya çıkabilir.
Diz Kireçlenmesi (KOA) Evreleri: Hasarın Hangi Aşamada Olduğunu Nasıl Anlarız?
Diz Osteoartriti (KOA), sabit bir durum olmaktan ziyade, zamanla ilerleyen dejeneratif bir hastalıktır. Doktorlar, hastalığın ne kadar ilerlediğini ve ne tür bir tedavi gerektirdiğini belirlemek için bu evreleme sistemini kullanırlar. Bu, yalnızca belirtilerinize değil, aynı zamanda röntgen ,Kellgren-Lawrence derecesi (KL), ve yeni biyolojik testlere de dayanır.
1.Evre: Pre-Osteoartrit
Bu aşamada henüz hiçbir ağrı veya sertlik hissetmezsiniz ve çekilen standart röntgen filmlerinde de hiçbir hasar görünmez. Bu evreye "pre-klinik" denir; yani hastalık belirti vermemiştir. Ancak vücut sıvılarında veya özel testlerde, kıkırdak yıkımının başladığına dair moleküler değişiklikler tespit edilebilir. Bu, kişinin gelecekte KOA geliştirme riskinin arttığı anlamına gelir.
2.Evre: Erken Aşama
Hastalığın hafif aşamasıdır. Artık dizinizde arada sırada ağrı veya tutukluk gibi hafif belirtiler hissetmeye başlayabilirsiniz. Röntgen filmlerinde genellikle belirgin bir değişiklik görülmeyebilir (KL Derecesi 0-1). Kemikler arasında hala yeterli kıkırdak bulunur, bu yüzden kemikler birbirine sürtünmez. Ancak MRI gibi daha detaylı görüntülemelerde kıkırdakta veya eklem zarı çevresinde ufak tefek değişimler saptanabilir. Erken teşhis ve müdahale, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için bu aşamada hayati önem taşır.
3.Evre: İlerleyici Osteoartrit
Bu aşamada kıkırdak kaybı önemli ölçüde artmıştır. Belirtileriniz ve fonksiyonel kısıtlılıklarınız (günlük aktivitelerde zorlanma) ciddi şekilde kötüleşir. Özellikle koşarken, yürürken, çömelirken veya diz çökerken daha fazla ağrı hissedilir. Röntgen filmlerinde artık net bir şekilde eklem aralığında daralma ve kemik çıkıntıları (osteofit) görülmeye başlanır (KL Derecesi 2-3). Bu aşamada yapısal hasar belirginleşir ve tedavi genellikle ağrıyı yönetmeye ve fonksiyonu korumaya odaklanır.
4.Evre: Şiddetli Osteoartrit
OA'in en ileri ve şiddetli aşamasıdır. Bu, dizdeki kıkırdağın neredeyse tamamen yok olduğu anlamına gelir. Kemikler hareket sırasında doğrudan birbirine sürtünür, bu da şiddetli ağrıya, belirgin sertliğe ve eklem hareketliliğinde büyük kayba yol açar. Bu aşamada radyolojik olarak en ileri düzeyde eklem hasarı ve daralma saptanır (KL Derecesi 4). Eğer koruyucu tedaviler yetersiz kalırsa, hastanın yaşam kalitesini geri kazanması için total diz protezi ameliyatı gibi cerrahi çözümler düşünülür.
